Şiirler

Dostluk da yorulur

Bir zamanlar açılırdı kapılar neşeyle,
taşardı sohbetlerimizden kuş cıvıltıları;
şimdi yaslı bir anahtar suskunluğunda,
donup kalır nice hatıra,
mazeretlerin boğuk hırıltısında.

Kırılırsa gönül mercanı;
kahreder canı cananı.
Ne sanal bir ses derman olur,
ne bir tıklama;
bırakır geriye silik bir yankı –
hem var, hem yok.

“Davet edeceğim”, der durur,
bitmeyen bir nakarat;
savrulur havada duman duman.
Ne vakit gelse sana sıra,
zincire vurulur zaman.

Söz, dudak ucunda,
ince bir tel gibi titrer uzakta
taşımaz artık dostun hasını.
Ya içten gelen?
En saf tadı kalır damakta,
siler ruhun pasını.

Vefa ile ısınır gönül;
esirgendi mi gökten taşlar dökülür,
karanlık bir boşluk açılır yürekte.
Sevinçler, acılar dillenmez olur,
tek tek düşer o uğursuz anlarda;
aşınır eşik ‘başka mekânlarda’.

Bir vitrin eşyası mıdır dostluk?
Tozu alınır bayramdan bayrama,
usulca yerine konulur;
ne var ki soğudukça özlem,
hâlâ oradaymış sanılır.

Dostluk da yorulur bazen.
Ne gam? Küllerin altında
tutuşur bir kıvılcım, kim bilir?
Ve bir kardelen başını çıkarır kardan.

Sonra kurtulur dostluk vitrinden,
dirilir kalplerde yeniden.

Letzte Aktualisierung: 26. August 2025
Zur Werkzeugleiste springen