Köşe Yazıları

Beyin yalana alışıyor!

Bir öğrenci düşünün, Türkçe dersinde kopya çekerken suçüstü yakalanıyor. İki kağıda arkalı önlü muhtemel soruların cevaplarını yazıyor. İçinde öğretmenin sormadığı bilgiler de var. Bu kağıtları cevap kağıdıymış gibi masa üzerine koyup oradan yazmaya çalışıyor. Bu kadar aleni yani. Fakat kız, bırakın özür dilemeyi, pişkince kopya çekmediğini iddia ediyor. Yani açıkça ve herkesin önünde yalan söylüyor. Daha önce de birçok yalanına şahit olduğum öğrencinin nasıl bu kadar açık yalan söyleyebileceğini aklım almıyor, üzerinde düşünüyordum. Hele hele bir de Müslümanlık noktasında burnundan kıl aldırmayan biriyse…

Cevabını ara sıra karıştırdığım Gehirn&Geist isimli dergide buldum. Beynin yalana alışmasından bahseden bir haber dikkatimi çekti. Araştırmaya göre kim sıkça yalan söylerse zamanla daha büyük yalanlar kolayca ağzından çıkabiliyor.

Bilim insanları, beyinlerinde tarayıcı bulunan 80 denekte araştırma yapıyor. Önlerine bozuk para dolu bir bardak koyuyorlar. Denekler, bu bardağın içinde kaç para olduğunu tahmin edip muhatabına söylüyor, en yakın tahminde bulunan daha fazla para kazanıyor.

Daha sonra stratejiyi, karşıdakinden fazla rakam söyleyen parayı kazanacak diye değiştiriyorlar. Bu durumda denekler kendi çıkarı için her defasında daha fazla para söylemeye başlıyor. Bilinçli şekilde yalan söyleyince başlangıçta deneklerin amigdalasında beyinlerindeki tarayıcı oldukça kuvvetli çalışıyor. Ancak yalan arttıkça bu sinyallerin gittikçe zayıfladığı görülüyor. Büyük yalanlar söylediğinde dahi artık tepki veremez hale geliyor.

Her iki kulağın üst kısmında badem büyüklüğündeki amigdala beyinde duygusal durumların değerlendirilmesinde önemli rol oynuyor. Korkunun oluşmasında etkili olduğundan, genellikle korku merkezi olarak da nitelendiriliyor. Çıkarımızı düşünerek yalan söylediğimizde, kötü bir duyguya sahip olmamızı sağlıyor ve yalanı sınırlandırmamızı salık veriyor. Fakat ardı ardına yalanlar sıralandığında amigdala daha az reaksiyon gösteriyor ve artık suçluluk duygusu oluşmuyor. Böylece daha büyük yalan söylemenin kapısı da aralanmış oluyor. Yani insan, yalan konusunda da tekrarlaya tekrarlaya ustalaşıyor.

Kız öğrencinin inandığı dinde “yalanla iman aynı kalpte bulunmaz” dendiği halde… Demek yalan, söyleyende de, dinleyende de zamanla bağışıklık yapıyor! Aman dikkat! Doğrulukta sadâkat…

Muhammet Mertek

Letzte Aktualisierung: 20. Juni 2017
Zur Werkzeugleiste springen