Köşe Yazıları

İnternet çağında kimlik belirsizliği

Hayatının bir döneminde belli ahlaki değerlerin savunucusuyken bir kırılmayla farklı uçlara savrulan insanları görmek sürpriz değil. Dinî ve millî hamasetin etkin olduğu zeminlerde kimlik belirsizliği veya körleşmesi kaçınılmaz hâle gelir. 

Gustave Le Bon’un Kitle Psikolojisi ve Catarina Katzer’in Ağdaki Hayat: İnternet Bizi Nasıl Değiştiriyor altbaşlıklı ‘Cyber Psychologie’ (Siber Psikoloji; dtv 2016) gibi eserler tam da böylesi kişiliklerin anatomisini inceler. 

Katzer, kitabında kimlik belirsizliği (De-Individuation) üzerinde durur. İdeolojik veya fanatik gruplara angaje olanlar, belirsizlikten de öte tam bir kimlik körelmesi ve körlüğü yaşar. Ona göre herhangi bir gruba aidiyet duygusuyla hareket etmek, ferdin davranışlarını değiştirebileceği gibi kontrol dışına çıkarmada da etkili olabilir. Bu etki sayesinde insan, normal olarak yapmayacağı şeyleri bile yapabilir ve empati duygusunu yani başkalarına karşı duyarlılığı bile kaybedebilir.

Kimlik belirsizliği manipüleye açık hale getirir

İnsan, kitle ruh haletiyle veya popülist yaklaşımlarla farkına varmadan toplumsal bir akıntıya veya rüzgâra kapılabilir. Aklına gönüllü ipotek koydurup idrak yoksunu acınası bir hâle düşebilir. Böylece kimliği belirsizleşen veya körelen kişi, kitle psikolojisiyle kolayca yönlendirilmeye açık hale gelir. Bunun nasıl olduğunu Katzer şöyle özetler:

„Öncelikle davranışlarımızdaki sorumluluğumuzu kaybetmek, ilkel ve dizginlenemez davranışlar sergilememize yol açar. Kendi karakterimiz, iç dünyamız ve değerlerimiz grup içinde arka plana itilerek, onların yerini grubun kuralları alır.

Bu şekilde oluşan grup ruhu, paylaşılan ortak bir inanç veya dogmatik algı yanılgısı meydana getirir ki kendimizi görünüşte bir cemiyete/gruba bağlar ve arkasından gideriz. Kişi olarak üzerimizde oluşan bu etkiye kimlik belirsizliği (De-Individuation) denir. Gruptaki hâkim fikirlerin kendini göstermesi ve ferdin şahsiyet özelliklerinin arka plana itilmesi, içselleştirdiğimiz değerlerimiz ve ahlaki prensiplerimizden vazgeçirip onları kaybetmemize sebep olabilir.

İşte kimlik belirsizliği, içinde bulunduğumuz durumla (bir grubun üyesiyim), içsel faktörler ile (kendimizi kendimize kapatıyoruz) ve (kendimizi eksik kontrolün normal olarak göstermeyeceğimiz davranışları sergilemeye yol açtığı) somut davranışların bir kombinezonudur.

Böylesi anlarda hem kendi şahsi kimliğimizle hem de sosyal bağlamda ilişkimizi kaybederiz. Kendimizi gerçek hayatta geçerli değer yargılarından koparır, kontrolsüz reaksiyon gösterir, şuur ve vicdanımızı kolayca iptal ederiz.“

Kimlik belirsizliği ve internet

Diğer yandan Katzer, internet ortamının da kimlik belirsizliğine katkıda bulunduğuna dikkatleri çeker:

„İnsan mahlas bir isimle tanınmadan hareket ettiğinde kendini kontrol etme becerisini kaybeder. Bu esnada kendini yargılama ve kategorize etme arka plana itilir. Artık kendimizi saygın bir vatandaş değil, hayal kırıklığından kurtulmak isteyen öfkeli bir yarışma seyircisi olarak görürüz. Yani kimlik belirsizliği kontrol kaybına yol açar.

Öyle ki gerçekteki örfi ahlak anlayışı internette (çevrimiçi olunca) kaybolur. Oradan gelen uyarıcılara hızlıca boyun eğer ve ahlaki, toplumda geçerli standartları unuturuz.

Burada kendine has bir grup dinamizmi oluşur. Kimlik belirsizliğiyle yapılan bir eylem, sadece ferdi hislerimizi değiştirmeyip grubun etkileri doğrudan davranışlarımızı da etkiler. Grupla bütünleşme, yani aynı su havuzuna girme onun kurallarını da olduğu gibi kabul etmeye yol açar.“

„Kimlik belirsizliği internet üzerinden yayılan anlayış ve kuralları kabul etmeyi kolaylaştırır. Burada Alman hukuk devleti anlayışına büyük ölçüde ters düşen, fakat üyeleri, takipçileri veya destekçileri tarafından tereddütsüz veya eleştiriye tabi tutmaksızın kabul gören değer yargılarının aktarıldığı aşırı sağcı veya selefi platformları düşünebiliriz. Böylece aşırı gruplar, fikirlerini ve dünya görüşlerini gerçekçi, inandırıcı, demagojik yöntemlerle anlatmak, meraklı veya aklı karışık, inancını kaybetmiş ve hayata tutunamayan gençleri oltalarına takmak için interneti kullanır.

Burada doğal olarak grubun cazibesi veya çekim gücü ile grubun sunduğu sosyal birliktelik de önemli bir rol oynar. Bir gruba ait olma arzusu ne kadar kuvvetliyse ve grup içindeki bağ ne kadar güçlüyse, tek tek üyelere grubun beklentilerine uyma baskısı da o derece güçlü olur. Buna uyduğunda ise artık bu kısır döngüden kurtulamaz hale gelir. Zira kişi kendini ne kadar grubun bir parçası olarak görürse grupta geçerli kural ve değerlere uyma konusunda grup baskısı o kadar artar. Yaptırım ve cezalar da tek tek üyelere yapılan grup baskısını güçlendirir.“

Dinî ve millî hamasete dikkat

Bir zamanlar belli ahlaki değerlerin savunucusu – yukarıda bahsi geçen – bir insanın nasıl ve nerelere savrulduğu böylece daha iyi anlaşılabilir. İdeolojiler ve popülist yaklaşımlar insanı körleştirdiği gibi kimliğimizle birlikte onurumuzu da başkalarının elinde oyuncak haline getirebilir. Bir akımın içinde olmak çoğu kez insanı hissettirmeden akıntıya sürükler. Bundan kurtulmanın yolu da ne olursa olsun kendi değerlerinden, karakterinden, insani ilişkilerinden ödün vermeden kendi ayaklarının üzerine durmaktan geçer.

Biatın ve şahıs kültünün pompalandığı, dinî ve millî hamasetin etkin olduğu zeminlerde kimlik belirsizliği veya körleşmesi kaçınılmaz. Sağlıklı bir kimlik/kişilik gelişimi için havasını solukladığımız zeminlerin atmosferi öyle önemli ki yoklamak gerekli, evrensel değerler ve çoğulcu düşünce savunuluyor mu, demokratik ve etik teamüller işliyor mu, popülist ve ideolojik propaganda yapılıyor mu diye.

Muhammet Mertek

Letzte Aktualisierung: 16. Januar 2024
Zur Werkzeugleiste springen